egemenlik haklarına sistematik saldırı

egemenlik kavramının en çok kullanılan ama yine en çok ihmal ihlal edilen kavram olduğunu görmek üzerinde düşünmemizi gerektiren bir vaka. zira hem makro düzeyde hem mikro düzeyde egemenlik haklarına sahip çıkmak bir ahlak özgürlük şeref ve haysiyet mücadelesi. zira egemenlik haklarına sahip çıkmayan bir ülke ya da bireyin köleleşmesi, mankurtlaşması ve dahi insan olmaktan ve ülke olmaktan gelen şeref ve haysiyetini kaybetmesi içten bile değil.

buna yani egemenlik haklarının ihlaline göz yummak ise gerçekten anlaşılır bir durum değil. bir çok ülkenin egemenlik konusunda söylemde serdettiği cümlelerin arkasında durmaması duramaması ise ortaya çok çirkin manzaraların çıkmasına yol açmakta.

birey olarak ise her insanın kendisinin imamı lideri yöneticisi olmasının unutulması, bağımsız özgür karar ve tercihlerini savunmaması, egemenlik alanına yapılan tecavüzlere göz yumması yine aynı çirkin durumun ortaya çıkmasına sebep olmakta.

meseleyi biraz akademik ve günlük dilden kurtararak açık bir şekilde değerlendirdiğimizde bunun müşriklikle alakalı olduğunu görmek mümkün. zira müşrik kişi ülkenin ve bireyin egemenlik alanına "ortak" olmaya çalışmakta denebilir. senin özgür iradene, kararlarına tercihlerine ket vurup özgürlüğü ortadan kaldıracak düzeyde bir müdahele yapabilmektedir.

bu tarz bir vakanın sistematik hale gelmesi ise toplumda yerleşmiş geleneklere göreneklere ve estrumanlara yedirildiğinde ortaya çeşitli statülerde bir anlayış belirmekte.

ülke genelinde muhalefet, dünya genelinde eleştiri..birey düzeyinde ise anne baba arkadaş akraba gibi mefumların içinde bir gizli "ortak" belirmekte. zira muhalefetin sözlerinden, seçimi kazanmış ve konulmuş kurallara göre meşru bir iktidarı tanımama ve her seferinde onu yerinen etmeye çalışma ve yerine göz koyma olarak düşünülebilcek bir dil türemekte. dünya genelinde ise tamamen "iç iş" kabul edilen alanlarda mütecaviz haksız üst perdeden buyurgan bir dilin zuhur ettiğini görmek mümkün.

bu egemenlik alanını tanımama mefumunun ardında bu ortak çıkma arzusunun yattığını söylemek yanlış olmaz.

bu "ortak" kabul etmeme dirayetinin ise tamamen düşmanlık sebebi olduğunu ve bu uğurda mücadele edilmesi gerektiği aksi halde şeref haysiyet özgürlük temizlik şifa gibi kritik alanların tamamen tarumar olduğu yine bir vaka. zira ülke ve dünya düzeyinde buna direnmeyen bir ülke kendi iradesi olmayan köle mankurt egemenlik alanını muhafaza edemeyen şeref kaybına uğramış bir duruma düşmesi içten bile sayılmaz. birey düzeyinde ise buna direnmeyen insanın şerefinden haysiyetinden kişilik ve karakterinden bahsedilemez.

her insan ve ülke iç işlerin tamamen özgür, karşılıklı ilişkilerde ise muhatabının hakkına hukukuna saygı duyduğu müddetçe serbest olduğunu hatırlamakta fayda var.


Yorumlar

Popüler Yayınlar