aydınların yön sorunu
her aydının bir yönünün olduğunu ve okurlarını takipçilerini o yöne sevkettiğini söylemek yanlış olmaz. türk aydınında bir yönü var ve okurlarını o yön doğrultusunda yolculuğa çıkarmakta. bu yolculuğun yönü ile birlikte formu da değişebilmekte.
köşe yazarlarından akademisyenlere sanatçılardan şairlere romancılara herkesin bir yönü mevcut. işte geçtiğimiz yüzyılın aydınları yönünü ya tamamen baskın batı kültürüne ya da riyakar biçimde görüntüde batıya çevirmemiş ama iç yolculuk bakımından batıdan farksız bir yol izlemekte idi denilebilir. önemsediğimiz kısmı ise formu ve benimsenmiş kültür değil işte bu yön sorunudur.
zira her insanın içsel bir hayatı yolculuğu hikayesi mevcut. her insanın zihni kalbi ruhi yaşantısı ve yolculuğu mevcut. işte aydınlarında bir iç yolu yolculuğu mevcut. bu iç yolculuğun istikameti ise eserlere düşüncelere birebir yansımakta. yani okur olarak yazarla yaptığımız bir yol arkadaşlığı mevcut.
biz doğru yolda olsak bile binbir çeldirici ile süs ile sapkın yazarlar aydınlar bizim yolculuğumuzun yönünü değiştiremese bile onu çekilmez hale getirebilmekte. fazla derine dalmadan yüzeysel okumalar bile tutum takınma esnasında bizim karar verme hızımızı ve kalitemizi etkileyebilmekte. faydadan çok zarar verebilmekte.
okumak mübarek bir uğraş ve düşünceler fikirler tahayyüllerle beraber yazarın ahlakı da bize sirayet edebilmekte. ahlak ne ilimle ne fikirle ne düşünceyle ne sanatla alakalı olduğunu söylemek zor. tamamen içsel olduğuna inandığım ahlak tutum takınma ve davranış esnasında ortaya çıkmakta.
yüzeysel okumalarla aydının ilminden fikirlerinden düşüncelerinden sanatından faydalanabilinir ama bu ahlak yinede bizim ahlakımıza o ya da bu sekilde sirayet edebilir. zira eserlere söylemlere davranışlara ahlak sirayet eder.
kişi aydınların elini temkinli bir yoldaşlık amacıyla tutarsa da bazan o tutulan el onu olmadık yerlere sürükleyebilir. dikkat etmek lazım.
köşe yazarlarından akademisyenlere sanatçılardan şairlere romancılara herkesin bir yönü mevcut. işte geçtiğimiz yüzyılın aydınları yönünü ya tamamen baskın batı kültürüne ya da riyakar biçimde görüntüde batıya çevirmemiş ama iç yolculuk bakımından batıdan farksız bir yol izlemekte idi denilebilir. önemsediğimiz kısmı ise formu ve benimsenmiş kültür değil işte bu yön sorunudur.
zira her insanın içsel bir hayatı yolculuğu hikayesi mevcut. her insanın zihni kalbi ruhi yaşantısı ve yolculuğu mevcut. işte aydınlarında bir iç yolu yolculuğu mevcut. bu iç yolculuğun istikameti ise eserlere düşüncelere birebir yansımakta. yani okur olarak yazarla yaptığımız bir yol arkadaşlığı mevcut.
biz doğru yolda olsak bile binbir çeldirici ile süs ile sapkın yazarlar aydınlar bizim yolculuğumuzun yönünü değiştiremese bile onu çekilmez hale getirebilmekte. fazla derine dalmadan yüzeysel okumalar bile tutum takınma esnasında bizim karar verme hızımızı ve kalitemizi etkileyebilmekte. faydadan çok zarar verebilmekte.
okumak mübarek bir uğraş ve düşünceler fikirler tahayyüllerle beraber yazarın ahlakı da bize sirayet edebilmekte. ahlak ne ilimle ne fikirle ne düşünceyle ne sanatla alakalı olduğunu söylemek zor. tamamen içsel olduğuna inandığım ahlak tutum takınma ve davranış esnasında ortaya çıkmakta.
yüzeysel okumalarla aydının ilminden fikirlerinden düşüncelerinden sanatından faydalanabilinir ama bu ahlak yinede bizim ahlakımıza o ya da bu sekilde sirayet edebilir. zira eserlere söylemlere davranışlara ahlak sirayet eder.
kişi aydınların elini temkinli bir yoldaşlık amacıyla tutarsa da bazan o tutulan el onu olmadık yerlere sürükleyebilir. dikkat etmek lazım.
Yorumlar
Yorum Gönder