kadının toplumdaki yeri

geçtiğimiz yüzyıl o kadar çok çelişkiler, girift problemler, içinden çıkılmaz dehlizlerle dolu ki ordan bize miras kalan "kadın" sorunuda onlardan biri. gerçekten aşırı önemsenmiş ve hayatın merkezi haline gelmiş kadının bu değere rağmen en çok zulüm gören eziyet gören kesim olmasıda o çelişkilerden biri..hem hazzın hem aşkın hem para kazanmanın sosyal statünün bir objesi konumundaki kadının aynı zamanda psikolojik savaşın kazananı olarak evde mahallede ve dünyada öne çıkmış bazan ve çoğunlukla problemin çoğu zaman ise günahın merkezi olması kadını aşırı gündemde tutmuştur.

oysa hem Peygamberler tarihi hem masallar ve romanlar kadınların arka planda yardımcı ve neredeyse görünmez pozisyonda tutmuştur. kahraman çoğunlukla erkeklerdir. İslam tarihinde ise en mubarek kadınlar bile her zaman arka planda kalmış co-plot görevinden çıkmamış esas gündemi teşkil etmemiştir..buna örnek Hz. Hatice ve Hz. Fatıma verilebilir..yaşanılan ne olursa olsun arka plan kahramanlarıdırlar ve öne çıkmazlar..sadece Efendimizin vefatından sonra Hz. Fatıma halifelik konusunda biraz yanlışa düşer gibi olmuştur ama bundan geri dönülmüştür.

kadınların problemin merkezinde bile olsa tek ve neredeyse baskın gündem olması, dolayısıyla, anormal bir durumdur.

kadınların fıtratında co-plotluk vardır. yani eşittir erkeklerle ama erkeğin yarım adım öncülüğü görünürlüğü varken kadının arka planda ve yardımcı pozisyonu vardır. eşitliğin bozulmadığı öncülük, dirlik düzen kurum olma şartı işlevsel ve gerekliliktir.

kadınları öncü ve tersten veya düzden baskın gündem maddesi yapan toplumlar hem kadının fıtratına mutluluğuna hem erkeğin fıtratına ve mutluluğuna dolayısıyla topyekün bi karmaşaya ve mutsuzluğa yelken açıyor demektir.

İslam işte bu konuda erkeğin ve kadının fıtratını teslim eder ve mutluluğu dirlik düzeni telkin eder. vesselam.

Yorumlar

Popüler Yayınlar