inkarın bir sonucu olarak "hastalık"

münkirin yüklendiği yükün müslümanın yüklendiği yükten ağırlık bakımından pek farkı olmadığını belirtmek gerek. zira münkir taa derininden bildiği hissettiği temel hakikatler yanında kainat dolusu mücize delil olan ve bitenden doğan küçük büyük tüm hakikatlere savaş açmış demektir. bu savaşın her gün ve her an devam ettiğini de düşünürsek bu yükün ağırlığını anlamak kolaylaşır.

işte bu durum münkirleri önce idare edilebilir düzeyde bir deliliğe manyaklığa ruh kararmasına sürüklerken bir müddet sonra bu durum idare edilebilir olmaktan çıkar ve "hastalık" niteliği kazanır..hastalık niteliği kazandıktan sonra ise hakikati güzelliği temizliği yok etme arzusu nedeni sebebi ölçüsü haddi hududu olmaksızın icra edilir hale gelir.

bunu tırnak içinde yazmamızın sebebi bunun bilinçli bir tercih olmasından ileri gelmekte..gerçekten tüm hakikatleri inkara harcanan mesai insanı ister istemez deliliğe, ruhda bulunan hakikatlerin inkarı ve suistimali manyaklığa ve ruh hastalıklarına sebep olmaktadır ki tamamen bilinçli bir tercihtir..

insanın hem bu yükü hem bu bilinçli bir tercih olarak "hastalığı" tercih etmesi ise kendi kendine zulmetmekten ağrı bir anlam taşımamakta..

ahlaki olarak insanın yaptığı bu tercih, bu zamanda hastalıkla sağlık kavramlarının yer değiştirilmek istenmesine dek gitmekte..bu durum ahlakende insanın ahlaksızlığı tercih etmesi manasına gelmekte ki bu işin bilinçli kısmı..yani insan ne yaptığını da bilmekte..

bu durumun düzelmesi ise yine ancak bilinçli bir tercihle insanın kendine zulmetmekten vazgeçip aklı selimi, temizliği, mütevazılığı, fıtratıyla ve hakikatlerle barışıklığı seçmesinden geçmekte..aksi durumlarda ise durum acıklıdır ki insan kendi kendini hem dünyada hem ahirette çok acıklı durumlara sürüklemekte..