varoluşsal yalnızlık varoluşsal işsizlik

insanın bilhassa şehirleşmeden sonra kalabalıklara karışmasının yalnızlığına deva olmayışının açıklaması kavram olarak varoluşsal yalnızlık olarak ifade edilebilir zira ilişkilerde cereyan eden düşmanlık savaş merhametsizlik anlayışsızlık insanı bu kalabalık içinde yapayanlız hale getirmekte.

daha derinde ise yalnızlığını giderme yolunu daha çok kalabalıkta ve düşmanlıkla giderme durumu işi iyice içinden çıkılmaz hale getirmekte.

daha derinde ise insan "uzak" hale gelmiş bulunuyor. kendi nefsine düşmanlıkla başlayan yalnızlık insanı kainattan ve içinde olan biten herşeyden uzak hale getirmekte. bu içinden çıkılamaz görünen döngü ise en açık tabirle nefse zulüm olarak ifade edilebilir.

varoluşsal işsizlik ise yine ademevladının kendini mutlu edecek değil mutsuz edecek şeyleri iş edinmesi yanında anlamsız bir ontolojik uğraş olarak kötülüğü seçmesi yine insanı "işsiz" eseri olmayan eserleri yok etmeye çalışan bir iş anlayışına sürüklemekte.

başkalarının felaketinde mutlu olmaya çalışmak yanında kendi felaketinde mutluluk arayan insanın iş konusunda yanıldığı da söylenmeli.

ayrıca insanın Yaradanıyla olan iş akdi yerine getirilmediğinde ontolojik yalnızlık ve işsizlik kavramı iyice anlaşılır olmakta. zira en temelde "uzak" kalışın yaşandığı yer insanın Hakka uzaklığıyla başlamakta.

bu derin yalnızlık ve işsizlik birleştiğinde ise durumun vahameti yine insanın içinde saklı zira yalnızlığını ve "işsizliğini" giderme yolunu seçmeyenlerimizin nefsine zülmettiğini  nefsini yok ettiğini yaşamadığını görmek mümkün.

Yorumlar

Popüler Yayınlar